ÜLKÜ TAMER ŞİİRİ: SOĞUK OTLARIN ALTINDA” O İMGE ÇOCUK

museum_exhibition_manofpeace

“Kalbinde bir çocuk bulanık bir su”

Yazının başlığı bana göre de gıll u gışşlı. Yani hileli. Gerçi lügatler, kin ve hileli diyeceklerdir ancak benim var olan kinim, bu yazıyı kaleme alabilmek uğruna kendimce bir mesai harcadığım şair Ülkü Tamer’e ve onun ilk şiir kitabı Soğuk Otların Altında’ya yönelik değil. Ülkü Tamer’in kendisini bir şiir ‘hevesli’si gibi gösterme eğilimi içinde bir şair oluşu bana, şiire meftun, medyun olan pek çok şairden daha sahici ve kendince gelmiştir. Bu konuya belki sonra gelemeyeceğim için söyleyip geçmiş olayım ve yazının başlığının niçin hileli olduğuna geleyim.

Modern zamanların yazarları eğildikleri mevzu ne ise işte onda gördüklerini allayıp pullamadıkça bir alıcı bulamayacaklarının farkında idiler. Bu hususta onların yardımına en çok modern zamanların şairleri yetişti tez zamanda. Bilhassa edebiyat dergileri, çağrışım gücünü imgeden alan neon yazı başlıklarından geçilmez. Bu yazıların başlıkları birer ‘şiir gibi’ çekicidir ve çoğu kere bir isabet nesnesi seçmez; eğildiği alanı yalayıp geçer. Bu durumun tersine de aynı sıklıkla rastlanır: Yazar eğildiği mevzua eğilmeden yazısının başlığını önceden koymuştur ama okuduktan sonra bakarsınız ki yazı başlığın altında ezilip kalmış. Benim naçizane yazımın başına ne gelecekse bu deşifreyi (ya da malûmu) alenen yaptığım (ilâm ettiğim) için gelmeyecek. Bunu biliyorum. Bu yüzden de eski zamanların yazı başlıklarından, son günlerin ‘moda’ filozofu Spinoza’dan iki örnek vererek bu bahsi de bu kadarla geçeyim: “İnsan Anlağının İyileştirilmesi ve Onu Şeylerin Gerçek Bilgisine En İyi Götüren Yol Üzerine İnceleme” Diğer örnek ise Ethika’nın sıfatı: “Geometrik Düzene Göre Kanıtlanmış ve Beş Bölüme Ayrılmış Olan”

Aslında yazının başlığıyla hesaplaşmamız yeni başlıyor: Soğuk Otların Altında O İmge Çocuk. Bu başlık, başlı başına bir dize olsaydı, bir çocuk cesedine işaret etmek suretiyle, işaret ettiği üzerinden ölümü çağrıştırırdı. Ülkü Tamer’in ilk şiir kitabı üzerinden çağrışımı ise, Tamer’in bu ilk kitabındaki Çocuk’un olarak simgeleştirilişine delâlet ediyor. Bu delalet edişte ölüm çağrışımının da içerildiğini söylemeye gerek yok. Yazının başlığı: “Ülkü Tamer’in Soğuk Otların Altında Kitabında İmge, Çocuk ve Ölüm Sembolleri Üzerine” olaydı, gerek yazan için gerek okuyan için vakfedilen zaman ve hasredilen emek maksadı hâsıl eder miydi? Bu soruya kendi payıma açıkça hayır diyorum. Yazımın başlığının Soğuk Otların Altında O İmge Çocuk olması bende hem zihinsel hem de düşsel bir açılım ve buna bağlı bir tatmin yaratıyor. (Modern zamanların yazarları haklı mı ne?) Başlıktan ötesi de aynı etkiyi yaratabilirse sanırım okur adına bir tahminde bulunmam mümkün olabilecek. İmge ile devam edelim. Okumaya devam et

Ezra Pound ve Cathay

Ezra Pound

Ezra Pound’un Cathay’inin yeni baskısı, post-modern atmosferden güç bulan yığınlara layık bir romantizme ve aynı yığınların kaba realizmine yönünü çevirerek popülizme batan şiir ortamımıza gene bir göktaşı gibi düştü… ‘Gene’ diyorum, çünkü şair Ülkü Tamer, bu şiirleri çevirip De Yayınlarından ilk kez yayımlattığında yıl 1963’tü. İkinci Yeni’nin şiirimize getirdiği gerçekliği kavrayış şekli, o günlerin şiir ortamına iyiden iyiye yerleşmişti. Şairlerimizin gerçeği kavrayış biçimi şiir dilini, sentaksını, musikisini, izleklerini kısacası sadece şiire değil hayata dair de hemen her şeyi, farklı bir gözle algılanabilir bir hale getirmişti. İşte bu, ‘farklı gözle de algılanabilme hali’ dediğimiz şeyin üzerine gelen Cathay çevirisi, 1910’lu yıllarda Avrupa’da yaşanan imajizmin ve ondan ayrılmayan naifliğin ta kendisiydi. Birden Âsaf Hâlet Çelebi’nin Budizme, tasavvufa yönelen şiirsel gayreti yerini buldu o gün için. Can Yücel’in şiir çevirilerine neden ‘Türkçe söyleyen’ demesinin kökeni görüldü. Kitabın çevirmeni şair Ülkü Tamer’in ilk şiir kitabı Soğuk Otların Altında’nın Çin Çocuk şiirinden başlayarak Ezra ile Gary’de somutlaşan ilgilerinin, şairlerin zengin ve derin ilgilerinin olmasının gereği olarak beliriverdi. Daha ne olsun!.. Bir küçük şiir kitabı çevirisi birçok yönden ‘sarsıntı’ yaratmıştı. Okumaya devam et