Gırtlaklarımızdaki hava sayaçlarına Karşı İnşa Ettiğimiz Külliyeye Sığınmak

İçinde yaşadığımız dünyayı doğru anlamak gibi büyük bir meselemiz var. Bu, bugüne özgü bir mesele değildi, her zaman olan bir mesele idi; zaten bilimler de sanatlar da bu meseleden doğdu. Şimdi içinde yaşamak durumunda olduğumuz dünyanın küreselleşmesinden bahsediliyor. Bunun, sömürgeci kapitalizmin varlığını sürdürebilmek için geldiği bir merhale olduğu apaçık. Sanatın bu merhaledeki konumu üzerine düşünüyor gibiyiz. Acaba bu düşünce ne yordamla olmalı ve ne merkezde cereyan etmeli. Hemen söyleyeyim ki ayak bastığımız zemin bir inşa faaliyeti için fazlasıyla kaypaktır. Fakat Türkiye’de yaşayanlar olarak faaliyetimizi başka bir yerde de yapmamız mümkün değil. Böyle bir zemine bir şey inşa etmenin yolunu konuşarak bulmak zorundayız. Okumaya devam et

‘KAF’LA YAZILAN İKTİDAR

Gezi

Dünyanın gizi görünenlerdedir
görünmeyenlerde değil

(Oscar Wilde)

‘Bizimkiler!..’

Düşünce hayatımız, bilmiyorum ne zaman, marksizmin terminolojisinden kurtulup özgürleşebilecek. Şaşırtıcı bir cümle değil mi? Oysa ‘özgürlük’, ‘özgürleşmek’, burada söz edeceğim ‘iktidar’, ‘iktidar karşıtlığı’ gibi kavramlar, neredeyse marksizme ilişik şekilde algılanıp kullanılır bizde. Özgürlüğü, marksistler savunur söz gelimi; onun mahiyetini, değerini yalnızca onlar bilir. Özgürlük onların tekelindedir. Başkaca pek çok şey gibi…

Bugünün düşünce hayatında marksist, sosyalist, anarşist, nihilist vesaire olduklarını iddia ederek düşünüp taşınanların, anıldıkları düşünce biçimleriyle ilgileri hastalıklıdır gerçekte. Ne marksizm Okumaya devam et