ŞİİRİ GÖRMEK, ŞİİRİ GÖSTERMEK

“Şiirimizi gösterebilecek bir mert istiyoruz.”
Anonim/miş

I.
“Bu dünyada” diyor, Fîhi Mâfih’in bir yerinde Mevlâna Celâleddîn-i Rumî Hazretleri, “ameli gösterebileceğimiz bir mert istiyoruz. Amel’e müşteri bulamayıp söze bulduğumuzdan, sözle meşgulüz.” Çünkü birkaç satır öncesinde, sema ederken kendisine çarpan yârandan hiçbir rahatsızlık duymadığını; kimsenin kendisinden incinmesini istemediğini; yanına gelenleri hoş tutmak için onların talebi üzerine şiir söylediğini, aslında şiirden bıkıp usandığını, bunun tıpkı misafirinin canı işkembe çorbası çektiği için eline işkembeyi alıp karıştıran misafirperverin hali gibi olduğunu söylemiştir. Buradan O’nun şiiri küçümsediği anlamını sakın ola çıkarmayalım; çünkü söze şöyle başlanmıştır: “Yoksa ben nerede, şiir söylemek nerde!” O’na göre bizim yurdumuzda söze olan alaka amele olan alakadan daha fazladır. Bu yüzden de O, sözle meşgul olmak durumunda kalmıştır. Ayrıca işin aslında bir düğüm vardır: “Sen amel’den ne anlarsın? Çünkü amil değilsin. Amel, amel’le, ilim, ilimle anlaşılır; suret suret ile, mana da mana ile bilinir. Sen bu yolun yolcusu olmadığından ve yol boş bulunduğundan, biz yolda ve amelde olsak da bunu nasıl göreceksin? (…) Söz amel ağacının meyvesidir. Çünkü o amelden doğar.”

Okumaya devam et

BİZ DEĞİL, ATEŞTİR İÇİMİZDEN GEÇEN

İnsan dolar dolar boşalır.”
Safer Dal (k.s.)

 Wassily KandinskyAteşlerin buluşması…

Kendimi bildiğimden beridir bir ateşi diri tutmaya çalışmanın gayreti içinde, bazen çalı çırpı bazen kalın bazen ince dallar, budaklar peşinde geçip gidiyor günlerim. Şükür ki kendimi bu hal içinde buldum, bildim ve sevdim.

Kışın bu ateş beni ısıttı, ışıttı. Yazın bu ateş beni serinletti.
Şuncacık ömrüme teselli, esenlik verdi.
Gittiğim yere ateşimi götürdüm.
Gittiğim yerde ateşi olanlara konuk oldum.
Gelirken, ateşlerin birbirine karşılaşmasının, kendi kalabilmek olduğunu gördüm. Ne kadar manalıydı… Ateşlerin birbirine karışması, paradoksal biçimde, ‘kendi kalabilmek’ demekti. Farklı sular karışıyordu sözgelimi. Bulanık olanla olmayan, boz olanla kızıl olan karışıyordu. Okumaya devam et